31 Mart 2017 Cuma

Sürgünler Çağı - Elie Wiesel Kitap Yorumu ve Alıntıları

Arka Kapak Yazısı

Gamaliel Friedman, Brooklyn sokaklarında avare avare gezinen yaşlı bir adam. Yoldan geçenlerin garipseyerek tuhaf tuhaf baktıkları biri. Amerikan vatandaşı ama ruhu hala sürgünde olan bir Orta Avrupa Yahudisi aslında. Günün birinde, hastanede yaşlı bir Macar kadınla karşılaşıyor. Sessiz bir dünyada yaşayan bu kadın Gamaliel'i geçmişe geri götürecek. Istıraplar kenti Budapeşte, mutluluklar diyarı Paris, mistik Kudüs, uzun bir matemin tutkulu bir aşkla sona erdiği New York ve bu sürgün yolu üzerinde "duygusal eğitimini" tamamlayan Gamaliel'in düşler, felaketler, hayal kırıklıkları ve aşklarla örülmüş yolculuğu.

Favori kitaplarımdan biri oldu kendisi. Seneler önce elime geçmiş ancak adı yüzünden önyargıyla bakarak okumadığım bir kitaptı. Tekrar anladım ki hiçbir zaman önyargılı olmamak gerekiyormuş. Kitap Holokost yani Hitler Almanyasının Yahudi soykırımı zamanında geçiyor. Sadece ve sadece Yahudi oldukları için öldürülen binlerce insan varmış. Gerçekten çok acı bir olay. Kitabın ana karakteri sırf hayatta kalabilmek için kendini Hristiyan gibi göstermek zorunda kalıyor. Bu sırada da ana karakterin yaşadıklarını ve o kötü zamanları anlatan kitap, biraz değişik bir anlatıma sahip. Olayları geçmişle bugünü birleştirerek veriyor, bu da okumayı biraz zorlaştırıyor. O zamanlar hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere tavsiye ediyorum.

Gelelim alıntılara....

'Uçurumun eşiğinden geri adım atmayı kaç kez istedi ? Geri adım atmak, ama nereye kadar ? "Uçurumdan uçuruma" diye mırıldanıyordu büyük bir Hasii hoca, insanın bu dünyadan öylesine geçip gidişini mi, yoksa kendi mutlaklık ve huzur arayışını mı kastettiğini belirtmeksizin.'

'Neden sevilmediğini düşünüyor. Hiç karşılaşmadığı insanlar onu neden uzakta tutuyorlar, geçmişini bir çıkın gibi omzunda taşıyan bu hep yalnız davetsiz misafire yaklaşmak tehlikeliymiş gibi.

'Özgür ölünmeyecekse özgürlük uğruna ölmek yeğdir.'

'Güneşe bak, demişti bir gün babası. Kibirli ve güçlü, aşağıda yaşayan herkese boyun eğdiriyor. Gene de, akşamları tevazu ve pişmanlık içinde batıyor. İşte hepimiz için iyi bir ders.'

'Kör doğmuş biri için Tanrı kördür. Hasta bir çocuk için Tanrı adil değildir. Bir mahpus; bir mahkum için Tanrı'nın kendisi de mahpustur. Buna karşılık, özgür insan için Tanrı özgürlüğün kanıtı ve kaynağıdır.'

'İnsan kime güveneceğini bilemiyor artık.'

'Kuşkusuz Tanrı her yerdedir, bazen kendini yabancı hissettiği tek yer insanoğlunun yüreğidir.'

'Senin umudunu yitirerek yaptığın gibi hayattan vazgeçmeye hakkımız yok ! Her gün Tanrı'nın bir lütfudur, her an bir şükran fırsatıdır.'

'Chesterton'ın bir sözü hatırladı: insanlar Tanrı'ya inanmaktan vazgeçiyorsa, bunun nedeni artık hiçbir şeye inanmıyor olmaları değil, önlerine ne çıkarsa ona inanmaya başlamalarıdır.'

'Mutluluğu aramak, bulmaktan daha değerli bir armağandır.'

'Kendime, "Tanrı neden canımı almadı diye soruyorum" diye mırıldandı yanına yaklaştığımda. "Tanrı'nın kendi nedenleri var ve bizler bunu anlayamayacak kadar aptalız" diye cevap verdim.'

'Seni yeterince güçlü, yeterince tutkulu bir şekilde sevmemiş olabilirim. Artık bilmiyorum bunu. Evet, kendimi suçlu hissediyorum ve nedenini bilmiyorum. Kendimi, artık kimseyi sevemeyecek kadar suçlu hissediyorum.'

'- İnsanların barış içinde yaşadıkları bir kent ha?
- Bu ancak rüyalarda olabilir.'

'Bir yazar bir yerlerde, "Yalnızlık Tanrı'ya mahsustur, insan yalnız değildir ve olmamalıdır." der.'

'Kendime Kotzk'lu rabinin bir sözünü tekrarlıyorum: "Dünya pis kokuyor." Evet öyle, insanların dünyası mide bulandırıcı. Çelişik, tutarsız. Umut kırıcı.'

'Asher kendini öldürdü. Veda mektubunda, bizleri terk ettiği için özür diliyor ama şöyle diyordu: "Çocukları gördüm, çığlıklarını ve gözyaşlarını kaydettim; ve bunu anlatacak sözcüğüm kalmadı..."



Instagramdan takip etmeyi unutmayın; degisikbirkitapkurdu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

PDF Kitap Listesi 2

1) Psikiyatrist İndirmek için tıklayın. 2) Labirent Serisi Ölümcül Kaçış indirmek için tıklayın. Alev Dene...